Page 183 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 183
168 8. Hukuki Teamülcülük: Kolektif Yönelimselliğin İfadesi Olarak Hukuk
Den Hartogh’a göre, sosyal teamüllerin iki bileşeni birbirine dayanmakta ve birbirini
37
varsaymaktadır :
Önerdiğim teamüli zorunlu normlar kuramının iki ana bileşeni vardır: karşılıklı beklenti kalıpları
ve iş birlikçi eğilimler (...) Birbirlerine içsel bir referansı olduğunu iddia edeceğim. İşbirlikçi
eğilimler, birbirlerinin haklı beklentilerini yerine getirmeye hazır olmaktan ibarettir ve bu bek-
lentiler, eğilimlerin varlığı ile haklı gösterilir. Bu olgunun önemli bir sonucu, toplumsal bir
norm içinde yer alan kişilerin karşılıklı beklentilerinin önceden var olan beklentilerden bağımsız
olarak gelişememiş olmasıdır. Ancak eğer beklenti kalıbı zaten genel bir şekilde mevcutsa, her-
hangi bir özel durumda somut davranış beklentileri oluşturmak mümkündür. (...) Bu sonuç ka-
bul edilirse, teamülcü kuramın, teamüllerin ya da normların, ortaya çıkışını değil, yalnızca sür-
dürülmesini açıklayabileceği anlaşılmaktadır.
Den Hartogh tarafından analiz edilen metinlerin bazıları (kanunlar ve yargı kararları
gibi) formel, bazıları ise (örf-âdet hukuku ve hukuk ilkeleri gibi) informeldir. Daha
38
sonra den Hartogh, aşağıdaki dört ilkeye sahip bir hukuk sistemi tanımlar :
(a) bir teamüller sistemi, yani bir grup insanın etkileşimlerinin önemli bir bölümünü
yöneten, daha yüksek ve daha düşük düzeydeki karşılıklı beklentilerin şeffaf kalıp-
ları;
(b) sistemin karşılıklı olarak tanınan noktası olarak belirli spesifik standart dışı sonuç-
lardan kaçınmaya yönelik bir karşılıklı bilinen bağlılık;
(c) karşılıklı olarak atfedilen iş birlikçi eğilimler; ve
(d) bir veya daha fazla formel teamüllerin varlığı: sistemin neyi gerektirdiğini belirleme
yetkisinin (yasama ve yargılama yetkisi) karşılıklı olarak tanınması.
Hukuki teamülcülük, artık, toplumdaki ortak kabullerin veya tanımaların ya da söz
konusu etkiyi doğuran bir dizi karşılıklı beklenti ve iş birlikçi eğilimlerin varlığı ışığın-
da yorumlandığında, hukukun kurumsal ve kurumsal olmayan kaynaklarına bir bağlantı
kurulmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, vurgunun ağırlığı, kurumsal olmayan, top-
lumsal hukuk ilkelerinin üzerindedir.
8.4 Nominalizm Karşısında Realizm: Yönelimler Bir Bütün Olarak
Kolektif Bir Özneye mi Yoksa Yalnızca Onun Tekil Üyelerine
mi Atfedilebilir?
8.4 Nominalizm Karşısında Realizm: Yönelimler Bir Bütün Olarak Kolektif Bir Özneye mi …
John R. Searle’ın dil felsefesine dayanarak Dick Ruiter, Eerik Lagerspetz’in bir toplulu-
ğun kolektif yönelimselliğini topluluğun tekil üyeleri tarafından güdülen amaçlara in-
39
dirgeme fikrini eleştirmiştir. Ruiter ve ondan tamamen bağımsız olarak John Searle,
kolektif yönelimselliğin, tamamen söz konusu tekil yönelimsellikler topluluğuna indir-
genmesinin, bir toplantıda ya da diğer bireyler topluluğunda irade oluşumunun gerçek-
ten kolektif karakterine eş değer olamayacağı argümanını savunmuştur. Bir futbol takı-
mının veya bir senfoni orkestrasının kolektif yönelimselliğinin, ilgili grubun üyeleri
37 den Hartogh, Mutual Expectations, s. 20. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.)
38 den Hartogh, Mutual Expectations, s. 220-221. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.)
39 Ruiter, Legal Institutions (Hukuki Kurumlar), s. 22.