Page 184 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 184

8.4 Nominalizm Karşısında Realizm: Yönelimler Bir Bütün Olarak Kolektif Bir Özneye mi …   169

                         tarafından güdülen tekil amaçların toplamından daha fazla ve farklı bir şey olduğu iddia
                              40
                         edilir.  Bununla birlikte, Searle’ın argümanını desteklemek için verdiği nedenler tama-
                         men ikna edici değildir. Zihninde, tekil amaçlar ya da Searle’ın ifadesiyle Ben yönelim-
                         sellik,  gerçekten  kolektif  türden  bir  Biz yönelimselliğe  dönüştürülemez.  Bu  nedenle,
                         indirgeyici bir yönelimsellik modeli, kolektif yönelimselliği gerçekten yakalayamaz :
                                                                                            41
                            Benim düşünceme göre, kolektif yönelimselliği tekil yönelimselliğe indirgemeye yönelik tüm
                            bu çabalar başarısızdır. Kolektif yönelimsellik, başka bir şeyin lehine indirgenemeyen ya da or-
                            tadan kaldırılamayan biyolojik olarak ilkel bir görüngüdür. “Biz yönelimselliği”, “Ben yönelim-
                            selliğe” indirgemeye yönelik gördüğüm her girişim, karşıt örneklere maruz kalmıştır. Kolektif
                            yönelimselliğin tekil yönelimselliğe indirgenememesinin derin bir nedeni vardır. Benim inandı-
                            ğıma senin inandığına [benim] inanmam vb. ve senin inandığına benim inandığıma senin inan-
                            man vb. ile ilgili sorun, bunun bir kolektiflik duygusu anlamına gelmemesidir. Hiçbir “Ben Bi-
                            linçlilik” kümesi, inançlarla desteklense bile, “Biz Bilinçliliğe” anlamına gelmez. Kolektif yöne-
                            limsellikteki en önemli unsur, birlikte bir şeyler yapma (isteme, inanma vb.) duygusudur ve her
                            bir bireyin sahip olduğu tekil yönelimsellik, paylaştığı kolektif yönelimsellikten türemiştir.
                         Bireyci veya kolektif terimlerle yönelimselliğin tanımlanıp tanımlanamayacağı sorusu,
                         nihayetinde  nominalist ve  realist  ontoloji  arasındaki  bir  tercihe  dayanır.  Nominalizm
                         için bir senfoni orkestrası, bir futbol takımı, bir parlamento veya çok üyeli bir mahkeme
                         heyetini  oluşturan  bireylerin  sahip  olduğu  yönelimler,  dünyada  var  olan  tek  şeydir.
                         Sonuç  olarak,  bir  senfoni  orkestrasının,  bir  futbol  takımının,  bir  parlamentonun  veya
                         birkaç  hâkimden  oluşan  bir  mahkeme  heyetinin  kolektif  yönelimselliği  diye  bir  şey
                         yoktur, ancak dikkate alınması gereken amaçlar, ilgili öznelerin tekil amaçlarının top-
                         lamına eşittir. Realist için buna karşılık, tekil olarak üyelerinin iradesini aşan bir irade
                         oluşumuna sahip gerçekten kolektif özneler bulunmaktadır.
                            Ancak Searle’ın, ontolojinin nominalist anlatılarındaki eksik Biz yönelimsellik kav-
                         ramına ilişkin argümanı tam olarak ikna edici değildir. Ontolojik bir realist olarak Sear-
                         le, aslında kolektif yönelimselliğin varlığını öngörerek ve varsayarak bunu yapmadıkla-
                         rı için nominalistlerin karşısında dururken, burada söz konusu olan, bahsedilen görün-
                         günün varlığı ya da yokluğudur. Searle’ın kolektif yönelimselliğe ilişkin “başka bir şey
                         lehine indirgenemeyen ya da ortadan kaldırılamayan biyolojik olarak ilkel bir görüngü”
                         şeklindeki  yukarıdaki nitelendirmesi, birbiriyle alakasız  türden bir  hataya kurban git-
                         meden sorunu çözmeyecektir.
                            Fakat felsefi ontoloji hakkındaki bir iddia nasıl test edilebilir, doğrulanabilir, teyit edilebilir ve-
                            ya  doğru  ya  da  yanlış  olduğu  kanıtlanabilir?  Dünyanın  oluşumu,  nominalistler  tarafından  mı
                            yoksa realistler tarafından mı tasvir edildiği gibidir? Gördüğüm kadarıyla, mantıksal bir hataya
                            düşmeksizin ontolojik bir iddiayı test etmenin meşru bir yolu yoktur; bunun nedeni (Arjantinli
                            yazar Jorge Luis Borges’in bir zamanlar belirttiği gibi), yaygın dünya görüşünü oluşturan bir di-
                            zi mantıksal-kavramsal, epistemik ve diğer ön koşulların müdahalesi olmaksızın, içerdiği belirli
                            bir ontoloji anlayışıyla “dışarıdaki” gerçekliğe erişimimizin olmaması gibi basit bir nedendir.
                            Realitenin zorunlu olarak inşasına ilişkin her iddia, dünyada “ne olduğu” konusunda bazı (ön)

                         40   Ruiter, Legal Institutions, s. 22; Searle, The Construction of Social Reality, s. 24.
                         41   Searle, The Construction of Social Reality, s. 24-25. (İtalik yazılar orijinal metindir) - Karşılaştırma
                            için: ayrıca Tuomela, The Philosophy of Social Practices: A Collective Acceptance View (Sosyal
                            Uygulamaların Felsefesi: Kolektif Kabul Görüşü); Tuomela, “Collective Acceptance, Social Insti-
                            tutions,  and  Social  Reality”  (“Kolektif  Kabul,  Sosyal  Kurumlar  ve  Sosyal  Realite”);  Tuomela,
                            “Collective Intentionality and Social Agents” (“Kolektif Yönelimsellik ve Sosyal Özneler”); Tuo-
                            mela, The Philosophy of Sociality: The Shared Point of View (Toplumsallığın Felsefesi: Ortak Ba-
                            kış Açısı).
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189