Page 187 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 187

172                   8. Hukuki Teamülcülük: Kolektif Yönelimselliğin İfadesi Olarak Hukuk

                         yargısal karar alma süreçlerinde yakınsak davranışa yönelik bir dizi karşılıklı beklenti
                         ve iş birlikçi eğilimler oluşturarak hâkimler arasında söz konusu etkinin yaygın şekilde
                         ortaklaşa  kabul  edilmesi  veya  tanınması  nedeniyle  var  olduğu  kabul  edilirse,  durum
                                48
                         böyledir.  Neil MacCormick’in Hart’ın ana kuralına ilişkin yorumu böyle bir yoruma
                                                    49
                         destek veriyor gibi görünmektedir :
                            Sadece bir akıl hastası, başkalarını benzer şekilde kullanıyor olma sorumluluğu pozisyonunda
                            gördüğü ve anladığı standartlara bilinçli bir kınama olmaksızın böyle bir standardı [yani, tanıma
                            kuralını] tasarlayarak benimseyeceği için bu konuda yargı mensupları arasında yüksek derecede
                            bir mutabakat ve uyum beklemenin güçlü nedenleri vardır; bu nedenle, gözlemcinin belirli bir
                            zamanda “var olduğu” gibi tanıma kuralını makul bir doğrulukla belirleyebilmesi gerçekten de
                            istisnai bir durum değildir. (Dahası uygunluk, olası “başına buyruk olanlar” üzerinde yarattığı
                            baskı nedeniyle, ya da aslında [biraz da alaycı olmak gerekirse], bir sistemi yönetenlerin, söz
                            konusu sistemin üzerinde anlaşmaya varılmış bir temelde işlemesini sağlamak için sahip olduk-
                            ları güçlü ihtiyatlı nedenlerden dolayı, kendisini yeniden üretme eğilimindedir.)
                         Bununla  birlikte,  hukuki  görüngülerin  tam  tutarlı  teamülcü  bir  yorumlaması,  modern
                         hukukun kurumsal öncüllerinin tatmin edici bir anlatımını sağlayamamaktadır. Herhan-
                         gi bir Batı hukuk sisteminde, hukukun kurumsal kaynaklarından elde edilen argümanlar,
                         hâkimin hukuki takdir yetkisi karşısında hukuken bağlayıcı olarak kabul edilir. Bunun
                         nedeni, yargı mensupları arasında söz konusu argümanların bağlayıcı olduğu yönünde
                         karşılıklı beklentilerin geçerli olması değil, bunların, ilgili hukuk sistemindeki anayasa,
                         parlamento mevzuatı, emsal kararlar ve hazırlık belgeleri referans alınarak kural belir-
                         leme ölçütlerini karşıladıklarının görülmesidir. Hukukun kurumsal niteliği, hukuki ge-
                         çerliliğinin temel nedeni iken, ortak kural tanıma ölçütleri olgusu (Hart’a göre) ya da
                         kolektif bir yargı ideolojisi (Ross’a göre) bundan türetilmiş bir konudur.
                            Yargı ya da hukuk mesleği mensupları arasında var olan belirli toplumsal olguların
                         toplu  olarak  kabulüne  ya  da  tanınmasına  ilişkin  salt  bir  atıf,  eğer  hukukun  kurumsal
                         öncülleri böyle bir iddiayı desteklemek için orada değilse, bunları hukuki olarak nitele-
                         meyecektir.  Hart’ın  ve  Ross’un  ılımlı  realist  öncüllerinin,  yukarıda  tartışıldığı  üzere,
                         hukukun kurumsal doğasını daha iyi kavraması için Kelsen’in analitik hukuk bilgisin-
                         den türetilenlerle desteklenmesi gerekmektedir.
                            Hukuk alanındaki teamüli olguların kurumsal bağını göstermek için bir örnek düşü-
                         nelim.
                            John F. Nash, 1950’lerde matematiksel oyun kuramındaki başarılarından dolayı 1994
                         yılında  (John  C.  Harsanyi  ve  Reinhard  Selten  ile  birlikte)  Nobel  Ekonomi  Ödülü’ne
                         layık görülmüştür. Nash daha sonra 1950’lerde ve 1960’larda şizofreni rahatsızlığı ne-
                         deniyle ciddi şekilde hastalanmıştır. Akıl hastalığının erken evresinde, hastalık durumu
                         henüz  teşhis  edilmediği  ve  Princeton  Üniversitesindeki  meslektaşları  arasında  yaygın

                         48   Hart, The Concept of Law (Hukuk Kavramı) (1961), s. 107. “... tanıma kuralı yalnızca, mahkemele-
                            rin, yetkililerin ve özel kişilerin, belirli ölçütlere atıfta bulunarak hukukun tanımlanmasında karma-
                            şık fakat normal olarak uyumlu bir uygulaması olarak vardır. Varlığı aslında bir olgu meselesidir.”
                            Karşılaştırma için: “Bir tanınma kuralının var olup olmadığı ve içeriğinin ne olduğu, yani herhangi
                            bir hukuk sistemindeki geçerlilik ölçütlerinin ne olduğu sorusu, bu kitap boyunca, karmaşık olsa da
                            ampirik bir olgu sorunu olarak kabul edilmektedir.” Hart, The Concept of Law (1961), s. 245 (sayfa
                            97’ye not).
                         49   MacCormick, Legal Reasoning and Legal Theory (Hukuki Akıl Yürütme ve Hukuk Kuramı), s. 241.
                            - Karşılaştırma için: ayrıca MacCormick, Institutions of Law, s. 56-57.
   182   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192