Page 185 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 185

170                   8. Hukuki Teamülcülük: Kolektif Yönelimselliğin İfadesi Olarak Hukuk

                            ontolojik duruşları gerektirir. Başka bir deyişle, her bir ontolojik iddia zımni bir varsayımla baş-
                            lar: “Realist, idealist, kurumsal (vb.) bir ontolojinin geçerliliğini varsayarsak, dünyada işler böy-
                            ledir” veya “Realist, idealist, kurumsal (vb.) bir ontolojinin varsayılması koşuluyla, dünyada iş-
                            ler böyledir.” Bir ontoloji sistemine uygulanabilecek tek ölçüt, içsel tutarlılığı veya felsefi yalın-
                            lığın üst düzeydeki bir ölçütü ya da benzeri bir standarttır.
                         Nominalizm ile realizm arasındaki temel tercih, sorunu derhâl ve herkes için çöze-
                         cek daha üst düzey bir ana ölçüte başvurularak çözülemez. Konu daha ziyade, felse-
                         fi  analiz  ve  dünya  görüşünün  biçimlendirmeleri  şeklindeki  iki  (veya  daha  fazla)
                         farklı  zemin  oluşturma  öncülü  arasında  bir  seçim  yapılmasını  gerektirmektedir.
                         Ludwig Wittgenstein’ın On Certainty (Kesinlik Üzerine) [Türkçe çevirisi, çev. Prof.
                         Dr. Zeki Özcan, Fol Yay. (2022)] adlı eserindeki felsefi duruşuna göre, gerçekliğin
                         nihai  oluşumuna  ya  da  bilginin  nihai  ön  koşullarına  ilişkin  her  türlü  iddia,  insan
                         bilgisinin, makul şüphenin ve önermesel doğruluk değerinin alanı dışında kalmak-
                         tadır; çünkü bunlar, bir yaşam biçiminin nihai zeminini, dünyayla ilgili tüm iddia-
                         larda sessizce öne sürülen bir önermesel öncesi “bilgi” sistemini veya felsefi argü-
                                                                 42
                         mantasyonun  nihai  uç  noktalarını  oluştururlar.   Sonuç  olarak,  doğru  ya  da  yanlış
                         (olma) nitelikleri, insan bilgisinin bu tür önermesel öncesi ön koşullarına genişleti-
                         lemez. Georg Henrik von Wright’ın belirttiği gibi bilgi kavramı, bilginin kendi ön
                                                     43
                         koşullarına kadar genişletilemez.
                            Yine de ontolojideki nominalist duruşa, yani Ockham’ın usturasına ya da felsefi ve
                         bilimsel  açıklamadaki  yalınlık  ilkesine  dolaylı  destek  veren  meta  düzeyde  bir  felsefi
                         argüman bulunmaktadır. Ockham’ın usturasına güvenmek, ölçekleri, “dünyanın teçhiza-
                         tı” ile ilgili daha az metafizik taahhüt veya varsayımla seçeneğe felsefi öncelik verme
                         anlamına gelecek şekilde, nominalizm lehine çeviriyor gibi görünmektedir.
                            Ontolojideki karşıt tutum, kolektif irade oluşumuna sahip kurumsal makamlar fikri-
                         nin hukuki konuşmada sıklıkla yüzeye çıktığı ve hukukçuların bu tür söylemlere katıl-
                         mada herhangi bir özel zorluğu nadiren dile getirdikleri dilsel argümanı ile desteklene-
                         bilir. Başka bir deyişle hukukçular; bir kanun metninde ve varsa hazırlık belgelerinde
                         geriye doğru izinin sürüldüğü şekilde, parlamenter yasa koyucunun tarihsel olarak öz-
                         gün niyetlerini, bir emsal karar veya emsal kararlar hattı bağlamında bir mahkemenin
                         sahip olduğu adli saikleri, yönetim kurulu veya benzeri bir organ tarafından belirlenen
                         bir anonim şirketin kurumsal iradesinin oluşumu, ölen bir kişinin dağıtılmamış bir mül-
                         küne ilişkin iradesi ve benzeri konular ile ilgili argümanlarını yaygın olarak sunarlar.
                         Öyle görünüyor ki, bu tür bir kolektif irade oluşumu fikri, hukuk mesleğinin mesleki öz-
                         anlayışından ve ortak konuşma biçiminden büyük destek almakta, böylece ilgili hukuki
                         kaynak  materyalde  geriye  doğru  izlendiği  üzere,  Parlamentonun  veya  mahkemenin
                         niyetleri,  parlamento  üyelerinin  veya  her  bir  hâkimin  bireysel  olarak  sahip  oldukları
                         görüşlerden bağlantısını koparmış olmaktadır.




                         42   Karşılaştırma  için:  Wittgenstein,  Philosophische Untersuchungen  (Felsefi Soruşturmalar),  para.
                            217 (s. 85/85e), [Türkçe çevirisi, çev. Haluk Barışcan, Metis Kit. (2007)]. “Temellendirmeleri tü-
                            kettiğimde küreğim kayaya dayanır ve geriye doğru bükülür. O zaman ben de ‘Ben de bunu yapıyo-
                            rum işte’ demeye eğilim gösteririm.” - On Certainty adlı eserinde Wittgenstein, G. E. Moore’un ar-
                            gümantasyon çizgisinin felsefi öncülüğünü büyük ölçüde takip etmiştir.
                         43   von Wright, “Wittgenstein varmuudesta” (“Wittgenstein’ın Kesinliği Üzerine”), s. 19.
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190