Page 210 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 210

10.1 Doğal Hukuk Felsefesinin Gelişimi                              195

                            Aristo’nun hukukun özüne ve insan doğasına dair keskin kavrayışında, genel kanun-
                         lar her zaman için az ya da çok belirsizdir ve bu nedenle, belli bir davanın kendine özgü
                         tüm ilkelerini tam olarak dikkate alamaz ve davaya özgü hakkaniyete başvurmayı gerek-
                         tirir. Aristo, iyi hukuku, Midilli Adası’ndaki inşaatçılar tarafından benimsenen, cetvelin
                         ölçülen nesnenin şekline uyacak şekilde bükülüp şekillendirilebilmesi anlamına gelen,
                                                           6
                         esnek kurşun cetvel ile karşılaştırmaktadır:
                            Kanun evrensel olanı ifade ettiğinde ve ondan evrensel ifadenin kapsamına girmeyen bir dava
                            ortaya çıktığında, yasa koyucu bizi yüzüstü bırakır ve aşırı basitlik nedeniyle hata yapacak olur-
                            sa, ihmali düzeltmek, yani yasa koyucunun kendisi olsaydı ne söyleyecekse onu söylemek ve
                            bilmiş olsaydı kanuna koyacak olduğu şeyi koymak doğru olandır. Dolayısıyla hakkaniyet adil-
                            dir ve bir tür adaletten daha iyi olsa da, mutlak adaletten daha iyi değildir; ancak ifadenin mut-
                            laklığından kaynaklanan hatadan ise daha iyidir. Ve bu hakkaniyetin niteliğidir; evrenselliği ne-
                            deniyle kusurlu olduğunda hukukun düzeltilmesi. Aslında her şeyin kanunla belirlenmemesinin,
                            yani bazı şeyler hakkında bir kanun yapmanın imkânsız olması, bu yüzden bir kararnameye ih-
                            tiyaç duyulmasının nedeni budur. Çünkü söz konusu şey belirsiz olduğunda, kural da Midilli ka-
                            lıp yapımında kullanılan kurşun cetvel gibi belirsizdir; cetvelin kendini taşın şekline uyarlaması
                            ve katı olmaması gibi, kararname de olgulara uyarlanır.
                         Orta Çağ’da Thomas Aquinas (1225-1274), skolastik doğal hukuk felsefesinin dikkate
                         değer bir sentezini oluşturmuştur. Thomas’a göre, tüm yaratılışı yöneten dört normatif
                         düzen vardır: (a) lex aeterna veya “ezeli-ebedi hukuk”, (b) lex naturalis veya “doğal
                         hukuk”, (c) lex humana veya “insan hukuku” ve (d) lex divina veya “ilahi hukuk”.
                                                                                           7
                            Lex aeterna, tüm canlılara ve cansız şeylere uygulanan her şeyi kapsayan “şeylerin
                         düzeni”ne atıfta bulunarak, her şeye gücü yeten Yaratıcı olan Tanrı’nın büyük dünya
                         düzenini içerir. Thomas, tamamı yaratılış düzenine eşit derecede tabi olan cansız gök
                         cisimleri, canlı varlıklar alemi ve insan türü arasında önemli bir fark görmemişti. Anak-
                         ronik olarak Thomas’ın yıldızlar ve gezegenler gibi cansız gök cisimlerinin hareketini
                         belirleyen  mekaniksel ya  da  nedensel  yasalar  ile  insan  davranışlarını  yönlendirmeye
                         çalışan normatif ya da deontik yasalar arasında ayrım yapamadığını söyleyebiliriz. Lex
                         naturalis, insanın yaşayan varlıklar arasında görevlerini belirleyen lex aeterna’nın bir
                         parçasıdır.  Lex naturalis’in  emirleri,  Thomas’ın  normatif  düzenler  hiyerarşisinde,  lex
                         humana’nın  herhangi  bir  talimatından,  yani  egemen  hükümdar  tarafından  toplumun
                         yararına çıkarılan pozitif kanunlardan daha yüksektir. Dördüncü normatif düzen, yani
                         lex divina, İncil’de ve diğer kutsal yazılarda insanlık için her şeye gücü yeten Tanrı’nın
                         açık vahiylerinden ve emirlerinden oluşur.
                            Thomas Aquinas’a göre doğal hukukun en yüksek ilkesi iyilik yapmak ve kötülükten
                         kaçınmaktır. Dahası, doğal hukukun talimatları kendiliğinden aşikârdır (per se nota) ve
                         başka, daha yüksek dinî veya sosyal etik ilkelere atıfta bulunarak doğrulanamaz.  Toplu
                                                                                          8
                         olarak, hukuk kavramını şu şekilde tanımlamıştır:
                                                                 9

                         6   Aristo, Nicomachean Ethics (Nikomakhos’a Etik), s. 1796 (Kitap V, satırlar 20-32).
                         7   Thomas  Aquinas,  Summa Theologica  (Alıntılar),  Soru  91  (“Çeşitli  Hukuk  Türleri”),  s.  137  ve
                            devamı.
                         8   Thomas Aquinas, Summa Theologica (Alıntılar), Soru 91 (“Çeşitli Hukuk Türleri”), İkinci Makale
                            “Whether the Natural Law Contains Several Precepts, or One Only?” (“Doğal Hukuk Birkaç Kaide
                            mi İçerir Yoksa Yalnızca Bir Kaide mi?”), s. 156-157: “Şu cevabı veriyorum; Yukarıda da belirtil-
                            diği üzere (Q. XCI., A. 3), doğal hukukun kaideleri, pratik akla, gösterimlerin ilk ilkeleri ise spekü-
                            latif akla dayalıdır; çünkü her ikisi de kendiliğinden aşikâr ilkelerdir. (...) Sonuç olarak, pratik akıl-
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215