Page 211 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 211

196   10. Doğal Hukuk Felsefesi: Toplumsal Adalete ve Toplumdaki Siyasi Ahlaka Tabi Olan Hukuk

                            Böylece, önceki dört maddeden hukukun tanımı elde edilebilir ve bu, toplumu önemseyen kişi
                            tarafından yapılan ve ilan edilen ortak iyiliğe yönelik bir akıl buyruğundan başka bir şey değil-
                            dir.
                         Egemen hükümdar tarafından çıkarılan pozitif hukuka ait buyruklar, yalnızca, ortak
                         iyiliği  teşvik  eden  bir  akıl  buyruğu  olma  ve  kamuya  açıklanacak  şekilde  usulüne
                         uygun olarak ilan edilme ölçütlerini yerine getirmeleri koşuluyla bağlayıcıdır. Ada-
                         letsiz bir kanun bağlayıcı değildir ve hatta, “kanunun yozlaşması”ndan (legis cor-
                         ruptio),  yani dünyevi hükümdar tarafından uygulanan şiddet veya vahşet dışında
                               10
                         bir  şey  olmayacağından,  uygun  bir  kanun  olarak  nitelendirilmeyecektir.  Dahası
                         Thomas,  doğal  hukukun  içeriği  hakkında  ayrıntılı  bilginin  insan  aklı  tarafından
                         edinilebileceğine dikkat çekmiştir. Böylece, önemli ölçüde, on yedinci ve on seki-
                         zinci  yüzyıllarda  rasyonalist  doğal  hukuk  düşüncesinin  atılım  yapmasının  yolunu
                         açmıştır.
                            Rasyonalist doğal hukuk felsefesine göre, doğal hukukun kaideleri, insan aklının ye-
                         tileri  aracılığıyla  insanın  değişmez  doğasından  çıkartılabilir.  Hugo  Grotius  (Huig  de
                         Groot, 1583-1645), kendisi dindar bir Katolik olmasına rağmen, insan aklının gücüne o
                         kadar çok inanıyordu ki, doğal hukukun kaidelerinin, her şeye gücü yeten Tanrı’nın var
                         olmadığı ya da insanlarla ilgilenmediği yönündeki “son derece mantıksız öncül” uyarın-
                         ca bile bağlayıcı olacağını cesurca ileri sürmüştür. Ortaya çıkan akıl temelli hukuk sis-
                         temi, daha sonra doğal hukukun diğer tüm kural ve ilkelerinin çıkarılabileceği hukukun
                         nihai ilkesi veya ilkeleriyle sonuçlanmıştır.
                            Geometri, erken modern çağda önde gelen bilimsel ideal olduğundan, hukuk üzerine
                         yapılan çalışmalar da, metodolojisinde ve elde edilen sonuçlarda aksiyomatik bilimsel-
                         liği sürdürmeye çalışmıştır. Hukuk sistemi aksiyomatik, sistemik ve hiyerarşik bir nor-
                         matif düzen olarak tasarlanmıştır. Mantıksal tümdengelim yoluyla, insanın ve toplumun
                         doğası  gereği  varsayılan  birkaç  soyut  ilkeden  ayrıntılı  bir  kurallar  ve  ilkeler  kümesi

                            daki ilk ilke, her şeyin peşinden koştuğu iyi kavramı üzerine kurulmuş bir ilkedir. Bu nedenle, bu,
                            iyiliğin yapılması ve izlenmesi ve kötülüğün ise kaçınılması gerektiği yönünde hukukun ilk kaidesi-
                            dir. Doğal hukukun diğer tüm kaideleri buna dayanır: böylece insanın iyiliği (veya kötülüğü) olarak
                            doğal şekilde algılanan pratik akıl ne olursa olsun, yapılması veya kaçınılması gereken bir şey ola-
                            rak doğal hukukun kaidelerine aittir.’ (İtalik yazılar orijinal metindir) - Karşılaştırma için: Finnis,
                            Natural Law and Natural Rights (Doğal Hukuk ve Doğal Haklar), s. 33: “... Aquinas, iyinin ve kö-
                            tünün temel şekillerini belirleyen ve (sadece metafizikçiler tarafından değil) herhangi biri yaştaki
                            ve herhangi bir akli düzeye sahip kişilerce yeterince kavranabilen doğal hukukun ilk ilkelerinin per
                            se nota (kendiliğinden aşikâr) ve kanıtlanamaz olduğunu, mümkün olduğunca açık bir biçimde ileri
                            sürmektedir.”
                         9   Thomas  Aquinas,  Summa Theologica (Alıntılar),  Soru  90  (“Hukukun  Özü”),  Dördüncü  Madde
                            (“Bir Kanun için İlan Edilme Şart Mıdır?”) s. 137. (İtalik vurgu sonradan eklenmiştir.)
                         10   “Şu cevabı veriyorum demektedir, Augustine (De Lib. Arb. i. 5); adil olmayan hiçbir şekilde kanun
                            olarak da görülmez, bu nedenle de, bir kanunun gücü, onun adaletinin ölçüsüne bağlıdır. Artık in-
                            san ilişkilerinde, bir şeyin, haklı olmak bakımından, aklın kuralına göre adil olduğu söylenir. Ancak
                            aklın ilk kuralı, yukarıda belirtilenlerden açıkça anlaşıldığı üzere, doğa kanunudur (Q. XCI, A. 2 ad
                            2). Sonuç olarak, her insan kanunu, doğanın kanunundan türetildiği için, hukukun doğasına son de-
                            rece sahiptir. Fakat eğer herhangi bir noktada doğanın kanunundan saparsa, bu artık bir kanun de-
                            ğil, kanun bir çarpıtılmasıdır.” Thomas Aquinas, Summa Theologica (Alıntılar), Soru 95 (“İnsan
                            Hukuku Hakkında”), İkinci Madde (“Her İnsan Kanunu Doğal Hukuktan mı Türetilmiştir?”), s. 166
                            (İtalik yazılar orijinal metindir) - Karşılaştırma için: F. Finnis, Natural Law and Natural Rights, s.
                            351-368. Bu eserinde yazar konunun derin bir analizini yapmaktadır.
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216