Page 218 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 218
10.3 Lon L. Fuller’ın Hukuka İçkin Ahlak Düşüncesi 203
Sonuç olarak, emsal kararlara dayalı kurumsal ölçütlerin çok farklı türlerini içeren
bir kataloğa ihtiyaç duyulmaktadır.
24
Fuller, hukuku yapılandırdığı söylenen hukuka içkin, kurumsal veya usuli ahlak ile
ilgili sürekli yazılar yazmakla birlikte, aynı zamanda, iki ahlak türü, yani ödev ahlakı ve
gaye ahlakı arasında bir ayrım yapmaktadır. Ödev ahlakı, bir emir (“Bunu yap”) veya
bir yasak (“Bunu yapma!”) türünden olmak üzere, vatandaşlar, yetkililer ve yasa koyucu
tarafından benzer şekilde uyulması gereken asgari bir davranış standardı belirlemekte-
dir. Gaye ahlakı ise, aksine, muhatapları tarafından mümkün olduğu kadar yüksek bir
dereceye kadar, yerine getirilmesi gereken bir ideal sunar (daha fazlasını değil). Böyle
bir ideal, Aristocu bir erdem etiğinin ya da burada olduğu gibi, mevzuatta ya da yargı
alanında belirtilen bazı olgu bağlamları ile ilgili olabilir. Robert Alexy’nin (ve Ronald
Dworkin’in) terminolojisine uygun olarak, Fuller’ın ödev ahlakının görev yükleyen
hukuk kuralları ile uyumlu olduğu, gaye ahlakının ise Alexy’nin optimizasyon talimat-
ları veya optimizasyon emirleri (Optimierungsgebote) anlamında hukuki ilkeler ile
uyumlu olduğu söylenebilir. Başka bir deyişle, hâkim veya diğer hukuk görevlisine bazı
sosyal değerleri veya hedefleri mümkün olduğunca büyük ölçüde gerçekleştirmesi için
bir yükümlülük yüklerler. Yasa koyucuya yönelik böylesine bir ideal ahlak, hukuk
25
sisteminin arka planındaki kurumsal ve toplumsal değerleri hukuken ve olgusal olarak
mümkün olduğu ölçüde fazlasıyla yerine getirmeye yönelik bir gaye tesis etmek anla-
mında, gereğinden fazla bir ahlaka ya da bir “azizler ahlakı”na yönelik bir dizi talimat-
lar ortaya koyar.
Bununla birlikte, Fuller’ın kendisinin de iddia ettiği gibi, sadece ödev ahlakının ör-
neği olan kanunların ilanının gerekliliğidir, hukuka içkin ahlakı oluşturan diğer yedi
kaide ise yalnızca gaye ahlakını etkilemektedir. Ancak hukukun ideal ahlakının ilkele-
26
24 Daha önceki A Theory of Precedent adlı kitabımda, hukuka içkin ahlakın ya da bir emsal kararlar
sistemi için eş değerinin aşağıdaki unsurları gerektirebileceğini savunmuştum: (1) belli bir emsal
kararda veya emsal kararlar silsilesinde verilen normatif ve olgusal bilgilerin münasipliği (yani
amaca uygunluğu) ve yeterliliği; (2) hukuki yargılamanın sonucunun kolaylıkla öngörülebilirliği;
(3) örneğin hâkimlerin emsal kararı takip etme konusundaki kolektif tutumuna, yaygın emsal karar-
lar doktrini ve geleneğine ve daha geniş çapta yaygın hukuki kaynaklar doktrinine atıfta bulunmak
suretiyle sistemik denge (yani uyum); (4) katılanların ideolojik bağlılığı ve argüman sunma beceri-
leri; (5) toplumda adalet ve adillik ile ilgili temel kavramlara saygı; (6) ve argümantasyonda bü-
tünlük. Karşılaştırma için: Siltala, A Theory of Precedent, s. 165-175 - Geçen birkaç yıldan sonra,
şimdi konuya baktığımızda, liste biraz fazla detaylandırılmış görünüyor. Listenin ilk iki veya üç
maddesine atıfta bulunarak daha kısa bir liste de işe yarayabilir.
25 Alexy, A Theory of Constitutional Rights (Bir Anayasal Haklar Kuramı), s. 47-48: “Kuralları
ilkelerden ayırt etmedeki belirleyici nokta, ilkelerin, bir şeyin hukuki ve olgusal olasılıklar göz
önüne alındığında mümkün olan en büyük ölçüde gerçekleştirilmesini gerektiren normlar olmasıdır.
İlkeler, nitelikleri gereği, değişen derecelerde tatmin edilebilen ve uygun tatmin derecesi sadece ol-
gusal olarak mümkün olana değil, aynı zamanda hukuken mümkün olana da bağlı olan optimizas-
yon gereklilikleridir. Hukuken mümkün olanın kapsamı, karşıt ilke ve kurallarla belirlenir.” Karşı-
laştırma için: Alexy, A Theory of Constitutional Rights, s. 67- 69, 397.
26 Fuller, The Morality of Law, s. 43-44. “Bütün bunlar, hukuka içkin ahlakın büyük ölçüde görev
değil, gaye ahlakı olarak kalmaya mahkûm olduğu sonucuna varılmasını desteklemektedir. Asıl ca-
zibesi, bir güven duygusuna ve bir zanaatkârın gururuna yönelmek olmalıdır. - Bu gözlemlerin
önemli bir istisnası bulunmaktadır. Bu, kanunların bilinmesini sağlama veya en azından bunlardan
etkilenenlere erişilebilir hâle getirme arzusuyla ilgilidir. Burada biçimselleştirmeye alışılmadık bir