Page 29 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 29

14                                                                1. Giriş

                         1.5  Doğruluk Kuramları ve Hukuki Analiz


                         1.5 Doğruluk Kuramları ve Hukuki Analiz
                         İtalyan bilim insanı Anna Pintore, Law without Truth adlı çalışmasında doğruluk kav-
                                                                               41
                         ramının  hukuka  genişletilemeyeceği  iddiasını  ortaya  atmaktadır. Kuşkusuz  haklıdır,
                         zira iddiası öyle görünüyor ki, kanunun nasıl anlamlandırılacağına ve yorumlanacağına
                         dair dilsel ifadelerin semantiğiyle değil hukukun ontolojisiyle ilgilidir.
                            Bir yanda hukuk normlarının, nesnelerin, “şeylerin” ya da varlıkların metafizik veya
                         ontolojik alanına, diğer yanda hukuk kuralının nasıl anlamlandırılacağına ve yorumlana-
                         cağına ilişkin iddiaların dilsel ya da semantik alanına yönelik iki kategorinin birbirinden
                         ayırt edilmesi gerekir.
                            Doğruluk,  hukuki  normlara  ya  da  diğer  ontolojik  varlıklara  değil,  yalnızca  dilsel
                         önermelere  ya  da  iddialara  uygulanabilecek  semantik  bir  nitelik  olduğundan,  hukuk
                         kuralları ve hukuk ilkelerinin bir bütünü olarak hukuk alanı ve bunların dayandığı hu-
                         kukun kurumsal ve kurumsal olmayan kaynakları doğru olma ya da yanlış olma niteli-
                         ğini  taşıyamazlar.  Burada  hukuk  ve  doğruluk  arasındaki  ilişki,  Pintore  tarafından  be-
                         nimsenen “metafizik” veya ontolojik anlamda değil, semantik anlamda kabul edilir. Bu
                         nedenle,  yazarın  eleştirisi  hukuki  argümantasyon  un  semantiğine  ilişkin  bizim  anlatı-
                         mımızı etkilemeyecek gibi görünmektedir.
                            Geleneksel felsefi analizde, doğruluk kuramsal söylevin hâkim olduğu üç kuram bulun-
                                                                                       42
                         maktadır: tekabüliyet kuramı, tutarlılık kuramı ve pragmatik doğruluk kuramları. Hukuk ve
                         hukuki analiz bağlamında, söz konusu görüngülerin kurumsal niteliğini daha iyi kavraya-
                         bilmek için doğruluk kavramının biraz değiştirilmesi gerekebilir. Bununla birlikte, bu husus
                         hukukun nasıl yapılandırılacağına ve yorumlanacağına dair hukuki bir iddianın, kabul edilen
                         analiz çerçevesinin ortaya koyduğu semantik ön koşulların etkisiyle, “doğru” ya da “doğru
                         olmayan” niteliğini elde etmesi anlamındaki temel argümanımızı etkilemeyecektir.
                            Tekabüliyet doğruluk kuramı, doğruyu belirli bir dilsel ifade ile dünyadaki ona karşı-
                         lık gelen görüngüler veya koşullar arasındaki yapısal benzerliğin eşbiçimli bir ilişkisi
                         olarak  tanımlamaktadır.  Böylesi  bir  doğruluk-kuramsal  kavramın  en dikkat  çekici ör-
                         nekleri Ludwig Wittgenstein’ın Tractatus Logico-Philosophicus adlı eserinde yer alan
                         dilin  resim  kuramı  ve  Alfred  Tarski’nin  semantik  doğruluk  kuramıdır.  Wittgenstein,
                         doğruluğu dil ve dünya arasında bir resim ilişkisi olarak tanımlamıştır. Aşağıda Witt-
                         genstein’ın dil ve dünya arasındaki bu tür bir resim ilişkisi fikrinin, aynı zamanda Kaar-
                         le Makkonen’in Zur Problematik der juridischen Entscheidung adlı eserinde yer alan
                         eşbiçimli bir ilişki kavramına açıklık getirmeyi de sağlayacak şekilde hukuki bağlamda
                         uygulanabileceğini savunacağım.
                            Tutarlılık kuramı, doğruluğun dilsel bir ifade ile dünyadaki bir koşul arasındaki eşbi-
                                                                      43
                         çimli,  resim  benzeri  bir  ilişki  olduğu  fikrini  reddeder.   Bunun  nedeni  basit  ve  kabul
                         edilmesi  oldukça  kolaydır:  Yaygın  olan  dünya  görüşünü  ya  da  dünyadaki  “şeylerin

                         41   Pintore, Law without Truth, özellikle s. 237-24.
                         42   Pintore’un  söz  konusu  kuramlarını  anlatımı  ve  ayrıca  tanım  (veya  anlam)  ile  doğruluk  ölçütleri
                            arasındaki ortak ayrım ile ilgili olarak, Pintore, Law without Truth, s. 21 ve devamı.
                         43   Felsefi  açıdan  görüldüğü  şekliyle  doğruluk  tutarlılık  kuramı  üzerine;  karşılaştırma  için:  Walker,
                            Coherence Theory of Truth. Realism, Anti-Realism, Idealism.
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34