Page 32 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 32
1.5 Doğruluk Kuramları ve Hukuki Analiz 17
sonuçlarının evrensel dinleyici kitlesi tarafından onaylanması ya da onaylanmaması,
hukuk ve hukuki analizdeki herhangi bir retorik girişimde, felsefi pragmatizmin bunlar-
daki etkisine tanıklık eden önemli bir role sahiptir.
Felsefi pragmatizm altında dünya bilgisi, bir inancın veya iddianın güvenilir ileri sü-
rülebilirliği olarak tanımlanmaktadır. Pragmatizm, bilimsel bir düşüncenin ya da kavra-
yışın toplanan, ampirik olarak gözlemlenebilir sonuçlarını onun doğruluk değeri karşı-
49
sında belirleyici olarak kabul eder. William James’in haklı olarak belirttiği üzere :
Pragmatizm ise her zamanki sorusunu sorar: “Bir düşüncenin ya da inancın doğru olduğunu ka-
bul etmek bir kimsenin gerçek hayatında ne gibi somut bir fark yaratacaktır? Doğru, nasıl ger-
çekleşecektir? Düşüncenin yanlış olması durumunda elde edilenlerden farklı olarak ne gibi de-
neyimler yaşanacaktır? Kısacası, deneyimsel anlamda doğrunun cari değeri nedir?” - Pragma-
tizm bu soruyu sorduğu an cevabı karşısında bulur: Doğru düşünceler, geçerleyebileceğimiz, te-
yit edebileceğimiz ve doğrulayabileceğimiz düşüncelerdir. Yanlış fikirler ise bunları yapamaya-
cağımız fikirlerdir. Bu itibarla, doğru fikirlere sahip olmamızın bize sağladığı pratik fark doğru-
luğun anlamıdır çünkü doğru olarak bilinen tek şey budur.
Doğrulanabilirlik olarak doğruluk fikri, bilimsel bir iddiayı desteklemek için sunulabi-
lecek ampirik kanıtlar olarak toplandığı şekilde, kesin olarak tanımlanmış felsefi prag-
matizmin özünü belirlemektedir. Bu konu, itiraz edilen iddianın doğru olduğu ortaya
çıkması durumunda gerçekleşen gözlemlenebilir sonuçlar açısından da ifade edilebilir.
Hukuki bağlamda pragmatik felsefenin özü, hukukun toplumdaki dış etkilerine en bü-
yük önemin verildiği sonuççu bir doktrini doğurmuştur. Bu sayede hukukun toplumdaki
ekonomik etkileri ağırlık kazanmıştır. Yine de pragmatik doğruluk kavramı, James’in
“doğru olma, bir kimsenin gerçek hayatında ne gibi somut bir fark yaratacaktır?” sorusu
altında güvenilir ileri sürülebilirlik ve ampirik doğrulanabilirlik olarak, Moore ve Witt-
genstein’ın bilginin nihai dayanaklarına atıfta bulunarak belirttiği üzere, doğa bilimleri-
nin kapsadığı tüm alan üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunamaz. Ayrıca insan ve top-
lum bilimleri alanındaki iddialar, demokrasi, hukukun üstünlüğü, devletin egemenliği,
özen yükümlülüğü, adil yargılanma ve eşitlik gibi birçok ilgili temel kavramın doğası
gereği yapıcı ve tartışmalı olması nedeniyle bu konuda kendi türünden zorluklara yol
açar.
Ampirik gözlem cümleleri şu şekillerde olur: “(Biliyorum ki) kedi paspasın üzerin-
de”, “Şimdi Alpler’de kar yağıyor” veya “İspanya’da yağmur çoğunlukla ovada kalır”.
Doğru olup olmadıkları, ampirik gözlemlerle yani sahip olduğumuz toplanan duyusal
verilerle ampirik olarak test edilebilir, doğrulanabilir, onaylanabilir veya yanlışlanabilir.
Yine de bir şeyi açıkça iddia eden fakat bu tür ampirik gözlemlerin testine konu olama-
yan “Biliyorum ki dünya ben doğmadan çok önce var oldu”, “Biliyorum ki bedenim
50
kaybolup bir müddet sonra tekrar ortaya çıkmadı” ve “Biliyorum ki ben hiç ayda bu-
51
52
lunmadım” şeklindeki önermeleri nasıl test edebiliriz?
Hem Moore hem de Wittgenstein’a göre, bu tür “görünürde -ampirik” önermeler,
ampirik olarak test edilebilir bilginin, makul şüphenin ve önerilmiş doğruluk değerinin
49 James, “Pragmatism’s Conception of Truth”, s. 142.
50 Wittgenstein, Űber Gewissheit - On Certainty, para. 84 ve devamı. (s. 12/12e ve devamı).
51 Wittgenstein, Űber Gewissheit - On Certainty, para. 101 ve devamı. (s. 15/15e).
52 Wittgenstein, Űber Gewissheit - On Certainty, para. 111 ve devamı. (s. 17/17e).