Page 51 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 51
36 2. Hukukun Eşbiçimli Bir Kuramı: Karşılaştırılan İki Olgu-dizilimi Arasındaki Yapısal …
(c) Eşbiçimli bir ilişki ancak aynı içsel kategorik yapıya sahip iki eklemleme alanı
arasında geçerli olabilir ve eşbiçimliliğin varlığı, yalnızca olgu bağlamlarının dış-
sal biçimlendirme yapısının benzerliğinin tespit edilebildiği bir eşbiçimlilik anah-
tarına atıfta bulunarak tespit edilebilir.
(d) Eşbiçimlilik simetrik ve geçişken bir ilişkidir.
Eşbiçimli bir ilişki, tek tek nesneler (varlıklar, şeyler) veya yüklemler (nitelikler, ilişki-
ler) arasında değil, eklemleme alanı olarak analiz edilebilecek iki veya daha fazla olgu
ya da uygulanabilir olgu bağlamı arasında geçerli olabilir (= a noktası). Bunun nedeni,
Wittgenstein’ın Tractatus’undaki ontolojik taahhütlerdir: bireysel “şeyler” dünyaya
yalnızca bir olgu bağlamının parçası olarak girebilir ve bağımsız varlıklar gibi bir şey
30
olarak giremez. Ayrı bir olguyu ya da olgu bağlamını oluşturan nesnelerin ya da yük-
lemlerin, bir eklemleme alanı oluşturan sabit bir modele ya da sisteme yönlendirilmesi
gerekir, çünkü böyle sabit bir referans olmadan, bir eşbiçimlilik ilişkisinin varlığı doğ-
rulanamaz (= b noktası). Karşılaştırılan iki olgu bağlamının içsel ve dışsal yapısının
yapısal yakınlığı veya benzerliği, sayesinde olgu bağlamının veya bazı olguların nesne-
lerinin ve yüklemlerinin, bir eklemleme alanının analizi için sabitlendiği, benimsenen
eşbiçimliliğin anahtarı ile belirlenir. Eşbiçimliliğin anahtarı, başka bir deyişle, gözlem
altındaki olgu bağlamlarının, olguların veya eklemleme alanlarının bireysel yönlerinin,
eşbiçimliliğin analizi için önemli olduğu sorununu çözer (= c noktası).
Belirli bir eşbiçimlilik anahtarının seçimi, realitenin mantıksal inşası, ilgili olgu bağ-
lamlarının veya olgu durumlarının ve ilgili dilsel varlıkların inşası ile yakından bağlantı-
lıdır. Stenius’un bir yandan bir ailenin üyeleri, diğer yandan bir askerî birliğin askerleri
ile ilgili iki örneğinde, yukarıda parantez ve köşeli parantez içinde tasvir edildiği üzere,
on nesne (a 1, b 1, c 1 ... e 2), (olağanüstü) zekâ ve cesaret şeklinde iki nitelik, yukarıda
normal ve çiftli oklarla tasvir edilen baba-oğul ve askerî üst-ast iki ikili ilişkisi bulun-
maktadır. Eğer söz konusu eklemleme alanlarındaki beş nesneye atfedilen nitelikler ya
da nesneler arasında teyit edilen ilişkiler bazı açılardan birbirinden farklıysa, ilgili olgu
dizilimleri karşısında hiçbir eşbiçimlilik ilişkisi tespit edilemez.
Bir olgu bağlamının ya da olgu-durumunun içsel kategorik yapısı, dünyada geçerli olan “şeylerin
düzeninin” ve buna karşılık gelen dilsel kategorilerin nasıl oluşturulduğuna bağlı olarak birden faz-
la biçimde inşa edilebilir. Yukarıdaki örneğin alternatif bir kategorik taslağı, diyelim ki, 24 ayrı
varlıktan oluşabilir: bir alt dizine sahip harflerle (a1 ... e2) gösterilen on nesne, iki köşeli paranteze
alınmış harf (= zeki olma niteliği), iki köşeli paranteze alınmış harf (= cesur olma niteliği), beş ok
(= baba-oğul ilişkisi) ve beş kesik çizgili ok (= askerî otorite ve astlık durumu ilişkisi).
Stenius’un yukarıdaki örneğinde, söz konusu mantıksal alandaki nesnelerin (bir ailenin
beş üyesi/ bir askerî birimdeki beş asker), niteliklerin (zekâ/cesaret) ve ikili ilişkilerin
(baba-oğul ilişkisi/askerî otorite) yapısal benzerliği ile karşılaştırıldığında, iki eklemle-
me alanı arasında eşbiçimli bir ilişkinin geçerli olduğu düşünülmektedir. Eğer analiz, bir
ailenin üyeleri arasında “kızıl saçlı olma” niteliği ya da bir askerî birimin askerleri ara-
sında “solak olma” niteliği, veya ilgili kişiler arasındaki sevme veya nefret etme karşı-
lıklı ilişkileri gibi söz konusu beş nesnenin “yer aldığı” bir eklemleme alanındaki diğer
30 “...nesneler ve yüklemler dünyaya yalnızca olguların unsurları olarak girerler ve nesneler ve yük-
lemler izole bir şekilde düşünülemez.” Stenius, Wittgenstein’s Tractatus, s. 25, 68. Karşılaştırma
için: Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, paragraf 1.1. “Die Welt ist die Gesamtheit der
Tatsachen, nicht der Dinge.”