Page 56 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 56
2.4 Eşbiçimli Bir Durumdan Semantik Belirsizlik Durumuna Geçiş 41
basit bir şekilde eşbiçimlilik ilişkisi altına sokulacak şekilde değiştirilemedikçe, artık
değerlendirme dışı bırakılmıştır. Bununla birlikte, bir hâkim ya da bir hukuk âliminin
bakış açısından, hukuki analizde en sık karşılaşılan ve önemli ölçüde daha fazla derinlik
ve analize ihtiyaç duyulan davalar çetin davalar olup, hukuki eşbiçimlilik ve Wittgenste-
incı resim kuramı ile uygun bir şekilde analiz edilebilecek rutin davalar değildir. Bu
durumda bile, bir çift hukuki olgu-durumu karşısında bir eşbiçimlilik anahtarının seçil-
mesi, akla yatkın bir yorumlama anahtarının yardımıyla ilk önce iki olgu bağlamını inşa
etmeden mümkün değildir. Bu anlamda, yorumlama eylemi, her zaman hukuki karar
vermede eşbiçimli bir durumun onaylanmasından önce gelir.
Seçilen eşbiçimlilik anahtarının kalıcılığı, hukuki karar vermenin değişen kurumsal
ve toplumsal ön koşulları, hukuki kaynakların ardında işlev gören toplumsal değerler
kümesi ışığında sorgulanabilir. Hiçbir hukuk anlayışı, hukukun kurumsal ve toplumsal
arka plan öncüllerinde meydana gelen sonraki değişikliklere karşı dokunulmazlık veya
bir tür imtiyazlı duruş iddiasında bulunamaz. Zaman içerisinde, hukuk düzeninin, son
dönemdeki insan hakları ve anayasal haklar gibi bazı kurucu unsurları rakiplerinden
daha fazla ağırlığa sahip olmayı talep edebilir ve bunda başarılı olabilirler. Hukukun
kurumsal ve toplumsal temellerinin oldukça kapsamlı bazı değişikliklerden etkilenmesi
durumunda, çetin davalar/rutin davalar ikileşimi de değişmiş olur. Böyle bir durumda,
bir zamanlar iki olgu bağlamı arasında eşbiçimli bir resim ilişkisine sahip hukuki karar
verilen rutin bir dava, yapısal benzerliğin izi görülmeyen, gerçekten zor bir davaya
dönüştürülebilir.
Avrupa’nın bütünleşme sürecinin ve yeni uluslararası, çok uluslu ve ulusötesi hukuk biçimleri
küresel sahnesinin yol açtığı derin hukuki, sosyal ve ekonomik değişimler, geleneksel hukuki
eşbiçimlilik bağlarını büyük ölçüde yıkmış ve bir dizi eski rutin hukuk davasını, değer yüklü
hukuk ilkelerinin tartılmasını ve dengelenmesini gerektiren gerçekten çetin davalara dönüştür-
müştür. Devletin egemenliği kavramı bile bundan etkilenmiştir. Neil MacCormick, bu duruma
40
atıfta bulunarak, bir egemenlik-sonrası devlet kavramı öne sürmüştür.
Wittgenstein’ın Tractatus Logico-Philosophicus’unda, iki olası olgu bağlamı veya iki
olgu-durumu arasındaki eşbiçimli bir ilişki, aralarındaki yapısal eşleşme, benzerlik veya
yakınlığın varlığına dayanır. Dünyadaki bir olgu bağlamı ile dilsel bir ifade arasındaki
eşbiçimli bir ilişki, yalnızca dilsel bir ifade ile dünyadaki olgu bağlamının dışsal biçim-
lendirme yapısı arasındaki ilişkiyi ilgilendirebilir, çünkü dünyanın içsel kategorik yapısı
Wittgenstein’ın felsefi görüşe göre anlamlı dilsel iddialarla gösterilemez. Dilsel bir
cümlenin doğruluk değeri, dünyadaki ilgili olgu bağlamına atıfta bulunarak belirlenebi-
lir. Kendi kendine referans veren bir dilsel iddianın doğruluk değeri ya da dünyada
böyle bir dışsal referansı olmayan bir cümlenin doğruluk değeri ile ilgili hiçbir soru
muhtemelen ortaya çıkamaz.
Aslında, biri, bir hukuk kuralının olgu-tanımında tasvir edilen, diğeri dünyada var
olan iki olgu bağlamı ya da olgu-durumu arasında eşbiçimli bir ilişkinin varlığı, eşbi-
40 MacCormick, Questioning Sovereignty (Egemenliğin Sorgulanması), s. 123-136, bölüm “On Sove-
reignty and Post Sovereignty” (“Egemenlik ve Egemenlik Sonrası Üzerine”). Neil Maccormick’in
kitabı Questioning Sovereignty: Law, State, and Nation in the European Commonwealth (Egemen-
liğin Sorgulanması: Avrupa Topluluğu’nda Hukuk, Devlet ve Ulus) son zamanlarda Avrupa hukuki
ve sosyal entegrasyonu ışığında geleneksel egemen devlet kavramında meydana gelen değişiklikle-
re güçlü bir katkıdır.