Page 76 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 76
3.2 Tutarlılık Kavramının Araştırılması 61
İlk olarak Dworkin, hâkimin veya diğer hukuk görevlisinin görevini bir roman serisi
kaleme alan bir yazarın göreviyle karşılaştırır. Hâkim, bir zincirleme romanın ortak
yazarı gibi önceki mevzuat ve yargı kararlarının toplamında bulunan ya da daha doğrusu
yeniden anlamlandırılacak olan evrilen hukuki anlatıyı mümkün olduğunca tutarlı bir
39
biçimde sürdürmekle yükümlüdür. Bir zincirleme romanın ortak yazarı gibi hâkim de
bir çetin davayı, vatandaşlar arasında hukuki hak ve görevlerin tahsisinin karar alma
yetkisinin kurumunun ve bölünmesinin ve daha önce elde edilmiş olan toplumdaki kıt
maddi kaynakların tahsisinin nasıl gerçekleştiğine dair evrilen hukuki ve siyasi anlatıyı
hiçe sayarak, gelişigüzel, günü birlik veya kaprisli bir biçimde çözüme kavuşturamaz.
Bütünlük olarak hukuk, hukukun ve toplumun geçerli meta-anlatısını yeniden anlam-
landırma ve bunu sürdürme fikrine eşittir. Böylece, inceleme konusu tekil davaya ilişkin
hukuki takdir yetkisinin sonucu ve daha önceki hukuki kararlar birlikte yorumlandığın-
da, ilgili kurumsal ve toplumsal değerler ışığında mümkün olduğunca tutarlı bir anlatı
oluşturur.
Bir (kurgusal) romanın yazarı, ister birden fazla yazar, isterse tek bir yazar tarafından
yazılmış olsun, anlatıda her zaman öngörülemeyen bir dönüş meydana getirebilir. Geli-
şen anlatıda bu tür kıvrımlar ve dönüşler olasılığı olmaksızın polisiye öyküler ve diğer
suç kurguları pek mümkün olamazdı ve eğer olayların gelecekteki seyri önceden tam
olarak tahmin edilebilseydi, diğer kurguların çoğu da özelliğini kaybederdi. Hâkim,
benzer şekilde her zaman için tamamen farklı bir kural lehine bir emsal kararı geçersiz
kılma olanağına sahiptir. Bu zamana kadar evrilen anlatının anlatı yapısı, bir zincir
romanın daha sonraki herhangi bir ortak yazarını kısıtlar ancak bunu yalnızca belirli bir
dereceye kadar yapar.
Sonuç olarak, bir davanın olgularına hükmedecek olan bir hâkim, hukukun kurumsal
ve toplumsal kaynaklarının geçerli anlayışı ve toplumda kabul edilen muhakeme model-
leri ile tanımlandığı şekliyle, hukukun hukuk geleneği içerisinde nasıl anlamlandırılaca-
ğı ve yorumlanacağı konusunda her zaman son söz sahibidir. Hâkim, önceki bir emsal
kararın hükmünün gerekçesini yeni bir şekilde yorumlamayı tercih edebilir ve bu du-
rumda daha önce yerleşik olan gerekçe/hüküm ikilemi kavrayışını tamamen yeni bir
yöne çevirebilir. Bu durum, bir zincir roman çalışmasında anlatıdan tamamen beklen-
medik bir dönüş olarak kabul edilir. Dahası, bir hâkim tamamen geçerli bir emsal kararı
açıkça geçersiz kılabilir ya da açıkça göz ardı edebilir. Bu, zincir romanda bir ikincil
senaryo veya yan yola sapma ya da romandaki önceki hareket tarzını altüst etme eyle-
mine karşılık gelir.
İkinci olarak, hukuktaki bütünlük kavramı, toplumdaki hukuk ve politik ahlak için
ortak bir çerçevenin sürdürülmesine yardımcı olan hukukun değer yüklü ilkeleri ve
standartları ile iyice iç içe geçmiş durumdadır. Bir çetin davaya ilişkin kararda, hâki-
40
min takdir yetkisine ilişkin hukuki ilkelerin normatif gücü, hukuki karar alma için uy-
gun ölçütler olarak uygun şekilde kabul edilmelidir. Hukuki ilkelerin normatif etkisinin
39 Dworkin, “How Law Is Like Literature” (“Hukuk Edebiyata Ne Kadar Benzer”); Dworkin, Law’s
Empire, s. 228-238,
40 Karşılaştırma için: “... bu çetin davalarda... [hukukçular] kurallar olarak işlev görmeyen, ancak
ilkeler, politikalar ve diğer standartlar olarak farklı şekilde çalışan standartlardan yararlanırlar.”
Dworkin, Taking Rights Seriously, s. 22: