Page 218 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 218

5.4 Hukuk ve Ahlak Hakkında Daha Fazla Bilgi                        199

                            olmayıp ahlaki kuralların yaratılmasıdır. Bunlar ahlaki olarak geçerli olabilir veya
                            olmayabilir. Eğer geçerlilerse, her yönüyle düşünülmüş ahlaki bir niteliğe sahiptirler
                            ancak her yönüyle düşünülmüş hukukla uyumlu olmayabilirler.
                            İtirazın her iki versiyonu da hukukun olduğunu iddia ettiği şey ile hukukun düzeltici
                         (ahlaki,  değer  yüklü)  yorumlama  pratiği  açısından  ne  olması  gerektiği  arasındaki  bir
                         çelişkiye işaret eder. Bu çelişkiyi gidermek için önceliği pratiğe veriyorum. Eleştirmen
                         ise bunun tersini yapar ama neden?
                            Ek bir argüman, ikinci versiyona cevap verir. Hukuki ve ahlaki olarak her yönüyle
                         düşünülen arasındaki ayrım kabul edilse bile (karşılaştırma için: aşağıdaki bölüm 5.4.5),
                         bunların birbirleriyle mantıksal olarak uyumsuz olduklarını tutarlı bir şekilde söylemek
                         mümkün değildir. “Her yönüyle düşünülmüş” kavramı, bu imkânı ortadan kaldırır. “Her
                         yön”, kişinin eylemine rehberlik etmesi gereken tüm şeylerdir; daha azı değildir. “Her
                         yönüyle düşünülmüş” ifadesi, pratik olarak ilgili tüm şeylerin açık veya örtülü olarak
                         dikkate alındığı anlamına gelir. Sonuç olarak, kişi uyumsuz normatif sistemler üzerine
                         yalnızca düşünebilir; eş zamanlı olarak bunlara uygun şekilde hareket etmesi ise müm-
                         kün değildir. Ayrıca “her yönüyle düşünülmüş” normlar, tam olarak kişinin eylemini
                         yönetmesi gereken normlardır.

                         İkinci Sonuç: Kanuna Uymaya İlişkin Genel İlk Bakışa Dayalı Ahlaki Yükümlü-
                         lük
                         Buna ek olarak, kanuna uymaya ilişkin genel bir ilk bakışa dayalı ahlaki yükümlülük
                         bulunmaktadır. Daha kesin bir şekilde ifade etmek gerekirse:
                         (1) İlk bakışa dayalı kanun, A’nın belirli bir hukuki yükümlülüğe, talebe, yetkinliğe veya
                            bir  mülkiyet  hakkına  sahip  olduğu  sonucunu  açıkça  içeriyor,  zımnen  ifade  ediyor
                            veya başka bir şekilde destekliyorsa, A’nın ahlaki bir ilk bakışa dayalı aynı içeriğe
                            sahip bir yükümlülüğü, talebi, yetkinliği veya hakkı vardır.
                            Bu, hukuki ve ahlaki ilk bakışa dayalılık arasındaki ilişkiyle ilgili bir içerme tezidir:
                         Dolayısıyla ilk bakışa dayalı hukuk, ilk bakışa dayalı ahlakın bir parçasıdır.
                            Bu görüş, kişinin kanuna uymak için kesin (sadece ilk bakışa dayalı olmayan) bir yükümlülüğü
                            olduğunu belirten kanuncu kuramlardan farklıdır; karşılaştırma için: ör. Oakeshott 1983, 117 ve
                            devamı. Aynı zamanda, kanuna uyma zorunluluğunu tümden reddeden saf ahlakçı kuramlardan
                            da farklıdır; karşılaştırma için: ör. Wolff 1971, 60 ve devamı.
                         Bu içerme tezinin gerekçesine döneceğim. Bu aşamada, temel noktayı tekrar vurgula-
                         mak yeterlidir. Genel itaatsizlik kaos yaratacağından, kanuna uymaya ilişkin genel bir
                         ilk bakışa dayalı ahlaki yükümlülük bulunmaktadır. Herkes ahlaki hususlara uysa bile
                         durum  böyle  olurdu.  Özgür  bir  ahlaki  söylemin,  makul  olarak  yorumlanan  hukuka
                         uyulması kadar yüksek bir konsensüse varması olası değildir. Kaosa yol açması daha
                         olasıdır.
                            Elbette bazı karşı örnekler düşünülebilir. Örneğin bir Nazi kanununun, polisin Ya-
                         hudi olan herkesi öldürmeye dair hukuki bir yükümlülüğü bulunduğu hükmünü açıkça
                         içerdiğini varsayalım. Bu durumda polisin Yahudileri öldürmek gibi ilk bakışta ahlaki
                         bir yükümlülüğü de var mıdır? Çelişkili biçimde fakat doğru bir şekilde yanıtlarsak, bu
                         sorunun yanıtı “evet”tir! Bu ahlaka son derece aykırı hükmün toplumsal olarak yerleşik
   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223