Page 59 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 59
40 2. Ahlaki Yargıların Rasyonelliği
labilir. Bu tür soruların anlamlı olması, iyiliğin hiçbir doğalcı özellik ile özdeş olmadı-
ğını göstermektedir. Öyle olsaydı, bu tür sorular “Elbette John bekârdır, ancak evli
midir?” sorusu kadar anlamsız olurdu. Bu sorunun anlamsız olmasının nedeni, tam
olarak bekâr ifadesinin hiç evlenmemiş bir adamla özdeş olmasıdır. Önceki soruların an-
lamlı olmasının nedeni ise, iyi olmanın mutluluğu artırmakla vb. aynı olmamasıdır.
Doğalcı kuramların başarısızlığı, doğalcı olmayan kuramların neden oluşturulduğunu
anlaşılır kılmaktadır. Dolayısıyla doğalcı olmayan (ancak bilişselci olan) kuramlar,
değer ifadelerini kişilerin, koşulların, nesnelerin, eylemlerin vb. “doğal olmayan” özel-
likleri ile ilgili kuramsal önermeler olarak görürler. Örneğin “bir eylem (H) ahlaki ola-
rak iyidir” ifadesinin “doğal” özelliklerden herhangi biri veya daha fazlasının birleşimi
ile özdeş olmayacak şekilde “H, iyilik özelliğine sahiptir” anlamına geldiği söylenebilir.
Ancak bu özellik hakkında kesin bir şey söylemek zordur.
Bazı felsefeciler de insanların (görme, işitme duyusuna benzer) bir “değer duyusu-
na” sahip oldukları varsayımında bulunmuşlardır. Kişi bir şeyin kırmızı olduğunu vs.
görmek için gözlerini kullanır. Benzer şekilde, bir eylem vb.nin iyilik gibi doğal olma-
yan bir değer özelliğine sahip olduğunu “görmek” için değer duyusunu kullanır.
Bununla birlikte, “değer duyusu” kuramları tartışmalıdır. Değer özellikleri, yalnızca
tek bir sonuca yol açmaları, değer duyusunu etkilemeleri bakımından benzersizdirler ve
bu nedenle başka hiçbir şekilde doğrulanamazlar. Bir insan “değer körü” ise, diğer bir
deyişle değer duyusundan yoksunsa, bir eylemin vs. iyi olduğunu hiç öğrenemez. Du-
rumu, gerçekten kör olan bir kişiden daha kötüdür. Kör bir kişi, bir eşyanın hangi renk-
lere sahip olduğunu öğrenmek için fiziksel araçları kullanabilir, ancak değer körü olan
bir kişinin erişebileceği herhangi bir değer göstergesi yoktur. Dolayısıyla değer körü bir
kişi ile değeri görebilen bir kişi arasında herhangi bir tartışma olması imkânsızdır (kar-
şılaştırma için: Moritz 1970, 35).
Tüm bilişsel kuramlar ayrıca aşağıdaki zorluklarla da karşı karşıyadır. Değer ifadele-
ri, eylemlerin nedenlerini oluştururlar. Varsayalım ki Peter, H’nin ahlaki olarak iyi bir
eylem olduğunu ve H ile uyumsuz olan hiçbir şeyin daha iyi olmadığını ciddi bir şekilde
iddia ediyor olsun. Bu durumda Peter’ın hem H’yi onaylama hem de fırsat bulursa H’yi
gerçekleştirme eğiliminde olması doğaldır. Diğer taraftan, ister doğal özellik isterse
başka bir özellik olsun, özelliklerin saf bir tanımlaması, eylemle o kadar da yakından
bağlantılı görünmemektedir.
Bilişselci olmayan kuramlar, bilişselci kuramların çözüm getiremediği zorluklara
karşı bir tepki olarak görülebilir. Bilişselci olmayan kuramlar, değer ifadelerini, yalnız-
ca tutumları, duyguları vb. açıklayan (tanımlayan değil!) ifadeler olarak görürler. Örne-
ğin “H iyi bir eylemdir” ifadesi şu anlama gelir: “Burada kendi tutumumu açıklıyorum:
H’yi seviyorum”. Değer ifadeleri duygusal yansıtmalardır ve doğruluk değerleri yoktur.
“Rakamlar sağlıklıdır” ifadesi ne kadar doğruysa, bu ifadeler de o kadar doğrudur.
Bilişselci olmayan kişiler arasında, Axel Hägerstrom’dan bahsetmek gerekir. Görüş-
leri, şu tezler etrafında şekillenmiştir (karşılaştırma için: Hägerström 1929, 111 ve de-
vamı). Tüm bilgi, zaman ve mekânda var olan şeylerle ilgilidir. Değer ifadeleri, zaman
ve mekânın dışında olan şeyleri “tanımladıkları” için doğruluk değerlerinden yoksun-
dur. Bir nesnede “var olan” değer, hiçbir şekilde kesin anlamda var olmaz. Varsayalım
ki A kişisi, fakir bir adam olan B kişisine ekmek vermiştir. Bu iyi bir eylemdir. İyiliğin