Page 81 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 81
62 2. Ahlaki Yargıların Rasyonelliği
geçirilebilir. Derece ne kadar yüksek olursa ilke açısından o kadar iyidir (karşılaştırma
için: Alexy 1985, 76).
“İlke” sözcüğü aynı zamanda genel bir normu, önemli bir normu vb. belirtebilir (kar-
şılaştırma için: Alexy 1985, 72 ve devamı; Dworkin 1977, 14 ve devamı; İskandinav
literatürüne yaptığı atıflarla Eckhoff 1980, 145 ve devamı).
Dolayısıyla İsveç Anayasası’nın 1. kısmının 2. maddesi (Yönetim Şekli, Regerings-
formen) aşağıdakileri şart koşar: “Kamu gücü, tüm insanların eşit değerine ve her bire-
yin özgürlüğü ile onuruna saygı gösterilerek kullanılır.” Eşitlik, özgürlük ve onura ne
kadar fazla saygı duyulursa hüküm açısından o kadar iyidir. Aslında hüküm, üç ilkeyi
ifade etmektedir: (1) İktidardakiler, tüm insanların eşit değerine saygı göstermelidir (2)
İktidardakiler, her bireyin özgürlüğüne saygı göstermelidir (3) İktidardakiler, her bire-
yin onuruna saygı göstermelidir.
Her ilke bir ideali, başka bir deyişle bir değeri ifade eder. Örneğin eşitliğin, özgürlü-
ğün ve onurun değerli olduğunu belirtir. Bir değer, bir değerlendirme ölçütü olarak
tanımlanabilir. Her bir ölçüt, aşağı yukarı belirli bir dereceye kadar yerine getirilebilir
(karşılaştırma için Alexy 1985, 130 ve devamı). İlkelerden veya değerlerden bahsede-
rek, hemen hemen aynı içerik iki farklı terminolojide ifade edilebilir. Tek fark şudur:
Bir ilke neyin ilk bakışta zorunlu olduğunu söylerken, bir değer neyin ilk bakışta en iyi
olduğuna karar verir (Alexy 1985, 133).
Birçok ilke, bireysel eylem standartları (örneğin adalet, zararsızlık, yardımseverlik,
özen veya sevgi) ve bireysel hedefler (örneğin zevk, bir bireyin mutluluğu, yetenekleri-
nin gerçekleştirilmesi, onur veya erdem) gibi çeşitli bireysel değerleri ifade eder. Birey-
sel değerler, genellikle bir bireyin ahlaki haklarına (örneğin adil muamele hakkı, fizik-
sel bütünlüğün korunması ve diğer şekillerde güvenliği, özel mülkiyet de dâhil belirli
bir özel alana sahip olma hakkı, düşünce özgürlüğü ve diğer özgürlük türleri vb.) karşı-
lık gelir. Diğer ilkeler, örneğin çevre, düzen, eşitlik, kültür ve gelişim gibi (bölünmez)
kolektif değerleri ve başarı değerlerini (Werkwerte; karşılaştırma için: Radbruch 1950,
147 ve devamı) korur. Ahlaki olarak iyi, tek bir değere indirgenemez. Genel olarak iyi,
daha da az indirgenebilir. İyiliğin çeşitliliği söz konusudur (karşılaştırma için: von
Wright 1963; çalışmanın birçok yerinde).
Her ilke veya değer, ilk bakışta bir eylem nedeni olabilir. Ancak bunların çatışması
da mümkündür. Örneğin ele alınan belirli bir durumda, eşitliğe daha fazla saygı göste-
rilmesi, özgürlüğün azalmasına neden olabilir (bunun tam tersi de söz konusu olabilir).
O hâlde bunların arasında seçim yapmak için üst nedenlere (“üstün nedenler”) ihtiyaç
duyulur. Sonuç olarak, ilkelerin ifadelerinin birebir izlenmesi konusunda yalnızca geçi-
ci, ilk bakışta yükümlülük söz konusudur. Aynı tür değerler ve ilkeler ahlaki düşüncenin
“zemin katında”, üst düzeyinde, üst-üst düzeyinde vb. alıntılanabilir.
Değer ilkeleri ve kurallar arasındaki fark ise daha önemlidir. (Aşağıdaki analiz, Au-
lis Aarnio ile yapılan bir tartışmanın sonucudur). Bir kişi, bir kural tarafından düzenle-
nen bir durum içindeyse önünde yalnızca iki seçenek vardır: söz konusu kurala uymak
ya da uymamak. Böylelikle kural, zorunlu ve zorunlu olmayan, yasaklanmış ve izin
verilen vb. arasında kesin veya belirsiz bir sınır çizer. Bir eylem veya durum sınır çizgi-
sinin sağ tarafındaysa sınıra ne kadar yakın olursa olsun, norma uyulur. Örneğin İsveç
Karayolu Trafiği Kararnamesi’nin 64. maddesi, meskûn mahalde bir aracın hızının