Page 83 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 83
64 2. Ahlaki Yargıların Rasyonelliği
2.4.3 İlkelerin Tartılması ve Dengelenmesi
Her yönüyle düşünülmüş pratik bir ifadeyi gerekçelendirmek için bunu destekleyen ilk
bakışta pratik ifadeleri, aksi sonucu destekleyen ifadelere karşı tartmak ve dengelemek
gerekir.
Bu nedenle, örneğin ele alınan durumda eşitlikteki küçük bir artış, özgürlükte çok
büyük bir sınırlamaya neden olmamalı ve yine özgürlükteki küçük bir artışın “bedeli”
de çok büyük bir eşitsizlik olmamalıdır. Başka bir deyişle, belirli bir eylemin bir ilkeyle
çelişme derecesi ne kadar yüksekse, diğer ilkeye uyması o oranda önemlidir. Özgürlük
azaldığında, özgürlükte meydana gelen ek azalmayı telafi etmek için eşitliğin giderek
daha fazla artırılması gerekir.
Bu ilkelerin tartılması ve dengelenmesi yükümlülüğü, bunlara karşılık gelen değerle-
rin tartılması ve dengelenmesi yükümlülüğü olarak da ifade edilebilir (karşılaştırma
için: yukarıdaki bölüm 2.4.1). Bu bağlamda, aynı hususu ifade etmek için iki yol dikka-
te alınabilir.
a. İlkeleri, bizzat tartılması gereken emirler olarak gören Alexy’yi takip etmek
mümkündür (Alexy 1985, 71 ve devamı). Böyle bir emir bir normdur ve kişiye
neyi tartması ve dengelemesi gerektiğini söyler. Bu norm, içeriği bakımından ku-
rallardan farklıdır; norm, bir kişinin bir tartma eylemi gerçekleştirmesini gerekti-
rirken, bir kural ise kişinin başka bir eylemi gerçekleştirmesini gerektirir.
b. Öte yandan, Aulis Aarnio, tartma emrinin, ilkenin anlamının bir parçası olmadı-
ğını, ancak bu anlamla zorunlu olarak bağlantılı olan ayrı bir üst-norm olduğunu
iddia etmektedir. Bu üst-norm bir ilke değil, aşağıdaki içeriğe sahip “teknik” bir
kuraldır. Her yönüyle düşünüldüğünde ahlaki olarak iyi kabul edilen şeyleri tes-
pit etmek isteyen kişi, bazı yerleşik muhakeme standartları vb. ile birlikte, ahlaki
iyiliğin ilk bakışta ölçütlerini oluşturan tüm uygulanabilir değer ilkelerini (veya
değerleri) tartmalı ve dengelemelidir.
Dolayısıyla bu iki konuşma tarzı arasındaki fark, bir ilkeye zorunu olarak eşlik eden
bir tartma emrinin, bu ilkenin anlamının “içinde” mi yoksa “dışında” mı olduğu soru-
suyla ilgilidir. Bu farkın ahlak veya hukuk felsefesinde hiçbir somut sonucu yoktur.
Burada, ilkelerin tartılması ve dengelenmesine İsveç’teki bir davadan (NJA 1984 s.
693) bir örnek vermek istiyorum. Hem İsveç hem de Federal Almanya Cumhuriyeti ile
önemli bağları olan bir yabancı (A), Federal Almanya Cumhuriyeti’nde tescil edilmiş
bir arabaya sahipti. Aracı teminat olarak göstererek bir miktar borç para almıştı (bu
işlem “teminat transferi” olarak adlandırılır). Daha sonra bir kişi bu arabayı kiraladı ve
İsveç’i ziyaret etti. İsveç makamları, A’nın ödenmemiş vergilerinin teminatı olarak
araca el koydu. Uyuşmazlık, Almanya’daki bir teminat transferinin İsveç’te arabaya el
konulmasını önleyip önlemeyeceği sorusuyla ilgiliydi. Yüksek Mahkeme, aşağıdaki
hususları ifade etmiştir: “Sistemin düzenli ve basitliğine yönelik gereksinim, İsveç’teki
alacaklıların kredi risklerini İsveç kuralları dışında bir başka şekilde değerlendirmekte
güçlük çekmesiyle birlikte, yabancı hukuk uyarınca teminat transferine devredenin
İsveç’teki alacaklıları aleyhine bir etki atfedilmesinin temel nedenini oluşturmaktadır...
İsveç’teki alacaklıların İsveç hukukuna göre kredi risklerini değerlendirebilme yönün-