Page 275 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 275

HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ

                            Kural olarak, böyle bir durumu tasvir etmek için genel nitelikteki
                                             81
                        normlara veya ilkelere  ihtiyaç vardır. O zaman Z, P1, P2, . . ., Pn ilke-
                                                               82
                        lerinin geçerli olduğu durum olacaktır.  Teleolojik argümantasyon
                        böylece ilkelerden yola çıkan bir argümantasyon haline gelir. İlkelerden
                        hareket eden argümantasyonun sorunu ise ilkelerin meşruluğu değil,
                        daha ziyade gerekçelendirilecek olan normun kural olarak ilkelerden
                        mantıksal olarak çıkartılamamasıdır. Bu da ilkelerin başkaca normatif
                        önermeler yardımıyla somutlaştırılmasını gerektirir.


                            2.3.2. Hukuki Söylemde Kanonların Rolü

                            Kanonların hukuki söylemdeki rolünü açıklığa kavuşturmak için
                        altı noktaya vurgu yapılmalıdır: (1) uygulanabilme alanları, (2) mantık-
                        sal statüleri, (3) doygunluk gerekliliği, (4) çeşitli kalıpların farklı fonk-
                        siyonları, (5) sıralama problemi ve (6) hukuki söylem teorisinde sıra-
                        lama probleminin çözümü.

                            (1) Şimdiye kadar çeşitli argüman kalıpları, bir kelime kullanım ku-
                        ralı W ile varsayılan bir (R) normunun belirli bir I yorumunun lehinde
                                                                       R
                        veya aleyhindeki argümanların kalıpları olarak (I  = R’) ele alınmıştır.
                                                                       W
                        Semantik yorumlamanın dışında tüm argüman kalıpları ayrıca pek çok


                        81    Burada “ilkeler”, “insan onuruna saygı gösterilmelidir”, “Eşit koşullara eşit mu-
                            amele edilmelidir” ve “Herkes kendi iş çevresindeki eksikliklerden sorumlu ol-
                            malıdır” gibi yüksek genellik düzeyine sahip normatif ifadeler olarak anlaşılma-
                            lıdır. Yüksek genellik dereceleri nedeniyle bu ifadeler, bir kararı gerekçelendir-
                            mek için doğrudan kullanılabilir değildirler. Başka normatif  öncüller gerekir.
                            İlke kavramı için bkz. J. Esser, Grundsatz und Norm in der richterlichen Fortbil-
                            dung des Privatrechts, Tübingen 1956, S. 87 vd.; J. Esser., Vorverständnis und
                            Methodenwahl in der richterlichen Rechtsfindung, S. 42; C.-W. Canaris, Sys-
                            temdenken und Systembegriff in der Jurisprudenz, S. 48 vd.; K. Larenz, a.g.e.,
                            S. 458. Genellik kavramı hakkında bkz. R. M. Hare, Principles, S. 2 vd., ayrıca
                            yukarıda S.87.
                        82  Örneğin bkz. K. Larenz, Methodenlehre der Rechtswissenschaft, S. 323 vd. La-
                            renz – elbette, durumlar ve ilkeler arasında ayrım yapmadan – eşit muamele il-
                            kesi ve hukuk etiği ilkeleri gibi ilkeleri “yorumun objektif-teleolojik kriterleri”ne
                            dahil eder. Ayrıca bkz. K. Engisch, a.g.e., S. 81. Yukarıda belirtilen nedenlerle
                            Engisch, “amaç temelinde yorum” ifadesinden ziyade “neden temelinde yorum”
                            ifadesinin daha uygun olacağını düşünür.

                                                                                        273
   270   271   272   273   274   275   276   277   278   279   280