Page 280 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 280
HUKUKİ ARGÜMANTASYON TEORİSİ
kapsaması; ikincisi, söylem teorisinde bilgisine dayanarak her durumda
sonucu kesin olarak belirleyecek olan güçlü kriterler sunmaya çabalan-
98
mamasıdır. Söylem teorisinde uyulmasıyla veya kullanılmasıyla bir
tartışmada doğru, yani ussal bir sonuca varma olasılığını artıracak olan,
kurallar ve kalıplar sunulmaktadır. Yalnızca bu kurallarla ve kalıplarla
– söylemsel zorunluluk durumu hariç – sonucun nasıl olması gerektiği
söylenemez. Bunun için gerçekleşmiş veya tasarlanmış olan bir tartış-
manın varlığı zorunludur.
Bu tartışmanın geçerli olan hukuka bağlılığını korumak için bağla-
yıcılığı ifade eden argümanların daha büyük ağırlığa prima facie sahip
olmaları talep edilir. Eğer bir kişi (P) önerdiği çözüm için örneğin lafza
veya tarihsel kanun koyucunun iradesine başvurursa ve buna karşılık
muhalifi (O) karşı çözüm önerisi olarak ussal bir amaca işaret ederse,
(O) sadece iddiaları için değil, aynı zamanda argümanlarının P’ninki-
lerden daha güçlü olduğuna dair de iyi nedenler öne süremezse, P’nin
argümanları üstün gelecektir. Şüphe durumunda, P’nin öne sürdüğü ne-
denler öncelikli olacaktır. Dolayısıyla pragmatik bir kural olarak şu ar-
gümantasyon yükü kuralı geçerlidir:
(J.7) Diğer argümanlara öncelik verilmesi için ussal nedenler gös-
terilmediği sürece, kanunun lafzına veya tarihsel kanun ko-
yucunun iradesine bağlılığı dile getiren argümanlar, diğer ar-
gümanlara göre önceliklidir.
Bu kural, bir bağlılığı dile getiren argümanlara daha az ağırlık ver-
mek için ussal nedenlerin ne zaman var olduğu sorusunu yanıtsız bıra-
kır. Bu sorunun yanıtı, hukuki söylemin katılımcılarına bırakılmıştır.
Elbette bu, söz konusu kararın keyfi olduğu anlamına gelmemektedir.
Sadece ussal bir hukuki tartışmada meşrulaştırılabilen nedenler, ussal
nedenlerdir. Hukuki argümanların kullanımına ilişkin bir tartışmada hu-
kuki söylemdeki olası tüm argümanlar kabul edilebilirdir. Esasında bu-
98 Bkz. yukarıda S. 35 vd., S. 234 vd.
278