Page 39 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 39

G İ R İ Ş

                        olan bir karar teorisyeni tarafından saptanması yerine ilgili kişilere bı-
                        rakılmasıdır. Söylem teorisinin görevinin, bir yandan çok farklı norma-
                        tif görüşleri olan insanların üzerinde anlaşabileceği kadar zayıf, yani
                        çok az normatif içeriğe sahip olan, ama diğer yandan onlara göre sür-
                        dürülen bir tartışmanın “ussal” olarak  nitelendirilebileceği kadar da
                        güçlü kurallar sunmak olduğu açıkça görülebilir.

                            Bazı kuralların sadece yaklaşık olarak yerine getirilebilecek nite-
                        likte olması, söylem kurallarının belirtilen zayıflığını daha da pekiştir-
                        mektedir. Fakat tüm bunlar, bu kuralları anlamsız kılmaz. Bu kurallar,
                        söylemsel olarak mümkün olan alanda nihai kesinlik üretemeseler de
                        doğruluk iddiasının bir açıklaması, normatif ifadelerin doğruluğunun
                        bir kıstası, rasyonel olmayan gerekçelendirmelerin eleştirisi için bir
                        araç ve uğruna çaba gösterilecek bir idealin tarifi olarak kayda değer bir
                        öneme sahiptir.

                            Bu da söylem teorisinin hukuk teorisi için ilgi çekici bir uğraş ol-
                        duğuna işaret eder. Söylem kuralları tarafından belirlenen kriterleri kar-
                        şılayan bir normun veya tekil bir buyruğun adil olduğu söylenebilir.
                        Dolayısıyla söylem teorisi, hukuk bilimi için çok merkezi olan bu kav-
                        ramın incelenmesinin olası birkaç yönteminden biridir.

                            Hukuki söylemin genel pratik söylemden farklı olduğu, kısaca söy-
                        lemek gerekirse, serbestlik alanının kanunlarla, içtihatla, hukuk dogma-
                        tiğiyle ve – bir dava söz konusu olduğunda – usul kanunlarıyla kısıtlan-
                        dığı daha önce belirtilmişti.

                            Salt söylemsel olanın geniş alanı, herhangi bir sonucun geçici nite-
                        liği ve sınırlı sürede çok sayıda pratik soruya karar verme gerekliliği bu
                        sınırlamaları sadece kabul edilebilir değil, aynı zamanda da ussal ve zo-
                        runlu kılmaktadır. Konusu genel pratik söylemin sınırları olan ussal bir
                        müzakereye katılanların, hem pozitif hukuk kurallarını koymak için
                        hem de bu hukuk kurallarını bilimsel olarak tetkik etmek ve uygulamak
                        için usuller getirmeye, yani yargısal söylemi hukuk bilimine özgü veya




                                                                                         37
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44