Page 83 - Microsoft Word - Lot3_GerekcelerinYazilmasiHakimlerIcinElKitabi_Matbaa
P. 83

BAŞLICA PRATİK SÖYLEM TEORİLERİ

                        önermeleri (yükümlülük yargılarını) emir önermelerinden ayırır. Emir-
                        ler için nedenler ileri sürülebilir, ancak bir nedenin olmadığını söyle-
                                                           139
                        mek mantıksal bir hataya yol açmaz.
                            Hare’in ahlaki ifadelere ilişkin analizi sert eleştirilerle karşılaşmış-
                        tır. Searle, “iyi” gibi ahlaki kelimelerin tavsiye etme söz edimini ger-
                        çekleştirmek için sıklıkla kullanıldıklarını, ancak bu ifadenin anlamını
                        analiz etmede bunun yeterli olmadığını Hare’e karşı ileri sürer.
                        “İyi”nin, tavsiye etme söz edimini yerine getirmek için kullanılmadığı
                        ve türev veya ikincil kullanımlar 140  olarak da nitelendirilemeyecek bir
                        dizi kullanımı vardır. Searle, örnek olarak “Bu iyiyse almalıyız”, “Bu
                        eskiden iyiydi” ve “Bunun iyi olup olmadığını merak ediyorum” sözce-
                                  141
                        lerini verir.  Bu sözceler Hare’i haklı göstermez. Hare, çok düşünme-
                        den “iyi”nin kullanımlarından birini onun anlamına eş görür. Bunu ya-
                                                                                      142
                        parken, Wittgenstein’ın anlam ve kullanım denkliği tezini zorlar.  Se-
                                                                                         143
                        arle, bunu “söz edimi yanılgısı (speech act fallacy)” olarak adlandırır.
                            Hare, bu eleştiriye teorisini değiştirerek cevap verir. Önceki açık-
                        lamasında “iyi” gibi değerlendirici bir kelimenin veya emir kipinin bu-
                        lunması, sözcenin edimsöz rolünün, yani o sözceyle ne yapıldığının bir
                        göstergesidir. Hare’in betimleyici anlamı buna göre Austin’in düzsöz-
                        sel anlamına karşılık gelir; yani, sözceyle söylenen şey olarak anlaşıl-
                        malıdır. Hare’in teorisindeki değişiklik, değerlendirici anlamın
                        edimsözselde tüketilmemesi, değerlendirici anlamının aynı zamanda
                        düzsöz anlamının bir parçası olmasıdır. Düzsözsel anlam; ifade, emir
                                                                                   144
                        veya soru gibi, söylenen şeyin genel bir nitelemesini kapsar.  Hare,


                        139   Bkz. R. M. Hare, a.g.e., S. 157, bkz. R. M. Hare, Freedom and Reason, S. 36.
                        140   Bu konuda bkz. R. M. Hare, The Language of Morals, S. 124 vd.
                        141   J. R. Searle, Speech Acts, S. 139.
                        142   Bkz. L. Wittgenstein, Philosophische Untersuchungen, § 43: “‘Anlam’ kelime-
                            sinin kullanıldığı tüm durumlar için olmasa bile geniş bir sınıf için bu kelime şu
                            şekilde açıklanabilir: Bir kelimenin anlamı onun dildeki kullanımıdır.”
                        143   J. R. Searle, a.g.e., S. 147.
                        144   R. M.  Hare, Austin’s  Distinction  between Locutionary and Illocutionary
                            Acts, S. 107.

                                                                                         81
   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88